20 Ekim 2011 Perşembe

TÜMEVARAN DÖNGÜ DURUMU

   Her zaman ki gibilerin ilkiydi bu. Yeni düzene alışmaları daha doğrusu bu şaşkınlığı atma süresinin dolmasına daha vardı. Mutlu, erkeklik yapıp tren biletlerini almıştı. Ismarlayan olmak iyiydi. Perona geldiklerinde stratejileri saklambaç oyunu kadar basit ama dünya savaşlarında ki kadar haindi. Berna bu durumlarda babasını tanımayabilecek bir karakterdi. Mutlu genelde naif bir adamdı. Berna onu vahşileştirmeye çalışıyordu hafiften.
     Berna iyi bir sevgiliydi. Bir erkek için ideal olandı. Tabii ki bazı durumlar dışında. Çişi geldiğinde, aç olduğunda, uykusuz olduğunda, yorgun olduğunda huysuzlanırdı. O anlardan biri yaşanmaktaydı. Sihirli kelime ağzından döküldü. “açım !!”. çok sızlanırdı. Fakat o kadar sızlanmasına rağmen yediği, 2 lokma tabirini dolduramayacak kadar bir miktar olurdu genelde.
      Tren yaklaşırken ön saflarda yer belirlemeye çalışan Berna “ yorgunum ya hadi, ayakta kalmak istemiyorum.” Deyince Ismarlayan biraz sıkıntıya girmişti. Bu gibi durumlarda gerekli vahşiliği gösteremiyordu. Berna biraz önce saydığım durumlarda Uyuzlar Kraliçesi oluverirdi. Mutlu ise stres ve kaygıyı bir arada yaşardı. Genelde Uyuzlar Kraliçesi bu gibi durumlarda insanlarla kavgaya tutuştuğunda Ismarlayan “canım tamam sakin ol.” Ya da “beyefendi kusura bakmayın.” Derdi. Fakat ağzından çıkan çoğunlukla “mıfırhıs” ve türevleri olurdu.
       Nihayetinde trene bindiler. Vagonun hemen hemen yarısının boş olduğunu gören Mıfırhıs neşelendi, keyfi yerine geldi. Gülümsemeye başlamıştı, yavaş yavaş pişmiş kelle gibi sırıtmaya yol aldı. Oturduklarında çok rahatlamıştı Mıfırhıs. Uyuzlar Kraliçesinin yüzü asıktı. Mıfırhıs olayın gidişatını görebiliyordu. Gazeteye gömdü kafasını. Sessiz dakikaları yaran  trenin sesi, monotona varırken, simitçi peydah oluverdi bir anda. Mıfırhıs, Kraliçeye “simit alayım mı açsın iyi gelir” dedi. Açlıktan bakışları değişen Queen, yerse doyacağını ama gecenin köründe acıkacağını ve bu işkenceyle hayatta uyuyamayacağını beyan etti. Mıfırhıs ağlamaklıydı. İki ucu keskin bıçak her an girebilirdi. Bir tane alıp paylaşmayı teklif etti sonunda.  Uyuz Queen’in bakışları bir an donuklaştı. Cüzdanına meyletti. Mıfırhıs daha hızlıydı. 1 tl uzattı simitçiye ve “1 adet simit istiyorum” dedi. Üstelik bunu çok net söyledi. Ismarlayan gururluydu. Kraliçe simiti yediğinde sakinleştiriciyle etkisiz hale getirilen bir boğa misali yavaş yavaş huzuru buluyordu. Küçük bir kız gibiydi. Tatlı idi Kraliçe. Ismarlayan artık kendine güven duyuyordu. Yol boyunca, o vagonun tek hakimi kendisiydi. Yanında da Tatlı Kız varken en büyük oydu.
     Trenden indi Ismarlayan ve Tatlı Kız. Metrobüse  doğru yürüdüler. Durağa  geldiklerinde sessizlik hakim oldu. Fırtına öncesi sessizlik elle tutulur haldeydi. Tatlı Kızın göz bebekleri büyüdü. Burnundan solumaya başladı. Metrobüs hafifçe yanaştı ve kapılarını insanoğluna açtığını zannetti. Fakat o anda insanoğlu, kendisinin bir hayvan olduğu gerçeğini hatırladı. Tatlı Kız gene birileriyle tartışıyordu. Ismarlayan yanaştı ve “ canım lütfen sakin ol” tarzında bir şeyler söyledi ama ağzından çıkan gene “mıfırhıs” oldu. Uyuz Queen ise inecekleri durağa kadar hiç konuşmadı.
      İndiklerinde ise yaşananlar biraz soğumuştu ve Mıfırhıs, İskender yemeyi teklif etti. Queen önce huysuzlandı. Fakat açlığı, huysuzluğunun önüne geçti. Gittiler bir güzel doyurdular karınlarını. Mıfırhıs hesabı istedi. Ardından bir taksi tutup eve gittiler. Eve geldiklerinde Ismarlayan ve Tatlı Kız yorgundu. Biraz oturduktan sonra uyumak için yatağa girdiler. Yorgun olmasına rağmen Ismarlayan, uyumak istemiyordu hemen. Tatlı Kıza yanaştı yavaşça. Tatlı kız yorgun olduğunu, çok uykusunun geldiğini söyleyince Ismarlayan “ haklısın aşkım. Özür dilerim düşünemedim” dedi. Ama ağzından çıkan sadece “Mıfırhıs” oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder