23 Aralık 2011 Cuma

Çocukluğuna İnerken

            Araladı gözlerini. Televizyonda anlam veremediği bir program vardı. Gerindi kanepede ve güç bela doğrulabildi. Akşam olmak üzereydi ve hafiften karnının acıktığını hissetti. Mutfağa yönelip kutsal sayılacak yemeği yapmaya koyuldu. Günün spesiyali burgu makarna idi yanında da şehriyeli tavuk çorbası. Makarnaya biraz salça ekledim mi daha ne olsundu. Dünün spesiyaline taş çıkartırdı. Sade makarna ve mantar çorbasına yani… Makarnayı koydu haşlanmasını bekledi. O sırada bilgisayarının başına geçmişti. Oradan oraya savrulurken basketbol oyunu indireceği aklına gelmişti. Aradı buldu. İniyordu nazlı nazlı. Oyun mevzusuna yeni yeni ısınıyordu. Hiç arası olmamıştı çocukluğunda bilgisayar oyunuyla. Hatırlıyordu bir gün arkadaşının doğum günü için, onun evine gittiğinde, o bir oyunla uğraşıyordu. İlgiyle dinliyordu ama tam anlamıyla hiçbir halt anlamıyordu söylenenlerden. “ cracklemeyi yapamamışım abi crack önemli sonra hallettim onu. Crackini doğru yaparsan sorun olmaz” crack neydi bir oyun ne diye “ cracklensindi”. Zavallı anlam veremedi. “ tabi ya haklısın “ diyebildi. Crack dosyaları diye bir tabirin yer aldığı cümlenin gerisini hatırlamıyordu. Bilgisayarı yok diye üzülüyordu ama artık geçmişti. Alırsa crack falan ne yapardı. Şükretti iyi ki bilgisayarı yoktu.

              Eski evindeyken bir oyun almıştı arkadaşından. Onu yüklemeyle uğraşıyordu. Ama olmuyordu bir türlü. Oyunu aldığı arkadaşı evdeydi de ona sordu. Ve o sihirli cümleyi duydu tekrar “abi crack yapmamışın ki”. Gözü karardı ağlamaklı oldu. Çocukluğuna iniverdi rahat bir şekilde. Anlattırdı nedir bu diye. O an hayatında yaşadığı en büyük hayal kırıklığını yaşıyordu. Ezik bir kopyala yapıştır olayıydı sadece. Olay, kendine crack , crackleme  falan dendiğini duysa kendini padişah sanardı. Çocukluğuna hazır inmişken o arkadaşına küfürler yağdırdı. Hatta dövdü. Ağzını burnunu kırdı. Bu hayalleri kurarken ağzı yarım karış açıktı ve hafifçe sırıtıyordu ki ev arkadaşı seslendi mutfaktan. Makarna haşlanmıştı ve süzgece konması gerekiyordu. Küfrederek mutfağa gitti. Neden tek başına yapmadığını sorunca, tutamadığını sıcaktan elinin yandığını kolaysa kendisinin yapmasını söyledi. Tuttu süzgecin ucundan.

             Ağzı yarım karış açıktı ve hafifçe sırıtıyordu ekrana bakıp oyunun inişini gözlerken. Bir yerden gelen fokurdama sesi dikkatini dağıttı. Makarna… Koştu hemen. Bayağı iyi olmuştu kıvamı. Süzgeci aldı. Ee. Kimse yok evde. Nasıl yapacaktı. Hiç kolay değildi. Eski ev arkadaşı muhtaç olmuştu ona bunu yaparken o ne yapacaktı. Bir yerlerden “ cracklemek gerek abi…” “ cracksiz  olmaz o iş…”crackcrackcrack…” gibi şeyler duydu. Süzgece ve tencereye baktı. Mağrur bir şekilde kafasını kaldırdı. Bir eliyle tuttuğu tencereyi süzgece yanaştırdı. Diğer eliyle süzgeci tutuyordu. Başarmak üzereydi. Savaş meydanında fırlatılan oklar gibiydi makarnalar. “ahhhh” eli yanmıştı. Çok canı yanıyordu. Birkaç zayiat vermişti ama zafer onundu. Onurlu ve başı dikti. Eski ev arkadaşını arayıp sadece küfredip telefonu kapattı. Bilgisayarının başına geçtiğinde oyunun inmek üzere olduğunu gördü. Sıra şimdi ondaydı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder